Fevzi Gül

Sırada Ne Var?

Fevzi Gül

Bilindiği üzere geçtiğimiz günlerde Anayasa Mahkemesi, 18 Ocak 2024 tarihinde aldığı karar ile kamu çalışanlarının toplu sözleşme ikramiyesindeki yüzde 2 barajını aşan sendikalara üye olma şartı getiren düzenlemeyi iptal etti. Bu karar, Anayasa'nın 51. maddesinde düzenlenen sendikal özgürlükleri kısıtladığı gerekçesiyle alındı. Alınan bu karar doğru ve yerindeydi. 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu'nun 28. Maddesine, T.C. Anayasası 51.Maddesine, 87 No'lu Sendika Özgürlüğü ve Sendikalaşma Hakkının Korunması Sözleşmesine, 98 No'lu Örgütlenme ve Toplu Pazarlık Hakkı Sözleşmesine ve Danıştay Kararına bütünüyle aykırılık arz eden tekelci barajın Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesi ile adalet tecelli etmiş oldu. Bu karar sonrasında her ay ödenen Toplu Sözleşme ikramiyesini tüm sendika üyeleri eksiksiz olarak alacaktır. Peki, bundan sonra ne olacak? Kamu çalışanları, %25'i alkışlayıp, %30'u yeterli bulanlara, mali ve sosyal haklarını peşkeş çekenlere, Yardımcı Hizmetler Sınıfı Personellerinin(YHSP) sorunlarını görmezden gelenlere, memuru yoksulluğa mahkûm edenlere, yine memurların sorunları arasında bulunan en başta 3600 ek gösterge, yol, yemek yardımı, işçilerin yılda 6 kez aldığı ve memurun bundan yoksun bırakıldığı ikramiye sorununu çözmek yerine baraj şartını gündeme getiren sarı sendikalara üyeliklerine devam mı edecek? Ya da devam edeceğini mi sanıyorlar? Tabi ki de hayır?  Memurların istediği sendikaya üye olma hakkı olan demokratik haklarını gasp etmeye çalışanlara ve haklarının geriye, geriye götürülmesine sebebiyet verenlere müsaade etmeyecektir. Kamuda çalışanların daha birçok sorunu var iken, sırf memurları sendikalarında tutabilmek için ayak oyunları ile %2 sendika barajını getirmeye çalışan tekelci zihniyetin temsilcileri önce elimizden alınan haklarımızı bize geri iade etsinler. Nedir bu elimizden alınan haklarımız? Örneğin 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi olarak çalışan memurların emekli olacakları zaman emeklilik maaş bağlanma oranları ve emeklik ikramiyesi bağlanma oranları %70-80 iken bugün bu oranlar maalesef %45'lere düşürülerek memurlar mağdur edilmiş, eskiden emekli olan bir memur, emekli ikramiyesi ile bir ev, birde araba alma imkânına sahip iken, bugün maalesef memur utanç verici bir duruma düşürülmüş, emekli memur ikramiyesi ile ancak lüks bir otomobilin bir tekerini alabilecek hale getirilmiştir. Yine eskiden bir memur asgari ücretin 3-4 katı maaş alırken bugün kurumda temizlik kadrosunda çalışan bir personel ile aynı maaşı alır hale getirilmiştir. Sendikalar, memurların özlük ve sosyal haklarının iyileşmesi ve güzelleştirilmesi için mücadele etmesi gerekirken, bugün tam tersi bir durum yaşanmakta ve yetkili sendikalar yüzünden memurların tüm hakları geriye, geriye götürülmüştür. İşte artık bu durumu gören memur, sendikasını sorgulamaya ve siyasallaşmış sendikalarda olan üyeliklerini askıya almaya başlayınca, birileri bundan rahatsızlık duymaya başlamış ve 4688 Sayılı Sendikalar Kanunun, İşçi Sendikaları ile aralarında çelişkili durumlar olduğu söylemleri ile sendikalarından istifa edeceklerin önünü hangi oyunlarla keseceklerinin planlarını yapmaya başlamıştır. Ve Anayasa Mahkemesi Kararının hemen ardından olağan üstü olarak toplanarak ağızlarındaki baklayı gevelemeye başladılar. Şimdi buradan kendilerine soruyorum"Sırada Ne Var?" Siz söylemeyin, biz söyleyelim; Dayanışma Aidatı? Biz sizin niyetinizi ve ne düşündüğünüzü çok iyi ve net bir şekilde biliyoruz. İşçi Sendikaları ile Memur Sendikaları arasında çelişkililer olduğunu hepimiz biliyoruz. Yazımın da başında belirttiğim gibi; aradaki farklardan bazıları; yol, yemek, ikramiye, giyim yardımı, izin gün sayıları vs. gibi işçinin yararlandığı ama ne hikmetse memurun faydalandırılmadığı haklar? Toplu Sözleşmelerde memur ve emeklilerini masada bırakıp, açlık sınırı ile yoksulluk sınırı arasına hapseden ve tek derdi aidat olan yetkili sendikalar şimdi de, dayanışma aidatı adı altında diğer sendikanın aidatlarından pay alma derdine düşmüş. Ey yetkili sendikayım diye ortada gezen aidat ve promosyon sendikaları, Türk-İş dört kişilik bir ailenin yoksulluk sınırını 47.000 TL olarak açıkladı. Yoksulluk sınırı altında ücret almaması gereken en düşük memur maaşı 33.000 TL oldu, sayenizde... Haberin var mı? Hakkımızı korudun ve yoksulluk sınırı üstünde ücret alınmasını sağladın mı da, dayanışma aidatı istemeyi kendinde hak görüyorsun. Yazık! %2 barajından istedikleri medeti bulamayanlar başka yol arayışlarına düştü. Sıkı durun. Asıl biz sizden 3 Milyon memur adına "DAYANIŞMA TAZMİNATI" istiyoruz. Hem de aidat gelirlerinden bunu siz ödemelisiniz. 47.000 TL ile 33.000 TL arasındaki farkı tüm memurlara her ay vermelisiniz. Haydi, görelim dayanışmayı. Hodri meydan, hadi oradan!

Memurlar şunu unutmamalıdır!

Amasya Genelgesinin "Milletin istiklalini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır." Maddesi, memurların içinde bulunduğu durumdan kurtulması için en büyük rehberdir. Memurlar hak ettiği değeri bulabilmesi için siyasallaşmış sendikalardan uzak durmalı, tercihini gerçekten çalışanların haklarını savunan, bağımsız sendikalardan yana kullanmalı, gerçek hak ve hukuk mücadelesine destek olmalıdır. Memur ve emekliler devletin aynadaki kendi yüzüdür, memurların ve emeklilerin yaşam kalitesi devletin refah seviyesini gösterir.

Buradan siyasallaşmış, sarı sendikalara sesleniyorum; sizin gündüz gidebildiğiniz bu yollardan bu millet gece döndü?

Kalın sağlıcakla?