Mehmet Yılmaz

Pazar Köşesi - Bir Futbol Takımının Yaşayabileceği En Büyük Acı

Mehmet Yılmaz

Bir futbol takımının yaşabileceği en büyük acı ne olabilir dersiniz? Son saniyede gol yemek, maç kaybetmek, küme düşmek hatta kapanmak... Bunların hepsi de gerek taqraftarları gerekse sporcuları için birer acı sebebidir.

 

Ancak öyle bir şey var ki, bunlardan daha öte, daha kötü ve daha sonsuz.

 

Evet, sonsuz çünkü üsttekilerin hepsinin bir şekilde telafisi yapılabilir, bir çözüm yolu bulunabilir lakin bahsedeceğimiz şeyin bir dönüşü yok.

 

Ölüm!

 

Evet, bir futbol takımının yaşabileceği en büyük acı ölmektir ve bunun Türkiye’deki öznelerinden birisi Samsunspor’dur.

 

20 Ocak 1989 günü yaşanan kaza sonucunda Samsunspor’u taşıyan takım otobüsü devrilmişti. İşte o kazada Samsunsporlu üç futbolcu, bir teknik adam ve otobüs şoförü hayatını kaybetti.

 

Şoför Asım Özkan 41 yaşındaydı, teknik direktör Nuri Asan 49. İkisi de Samsunluydu, Nuri Asan için “Samsunspor’u en çok seven adam” deniliyordu. Kıbrıslı Mete Adanır 28, Milli stoper Muzaffer Badalıoğlu 29, Yugoslav Zoran Tomiç ise 31 yaşındalardı. Hepsi de vefat etti. Kaptan Emin Kar ve golcü Erol Dinler gibi isimlerse kalıcı sakatlıklar yaşadılar.

 

Aslında ters zaman üzerinden gidersek bu kaza bir rüyanın sonuydu, üstelik güzel giden bir rüyanın kabusla bitmesi...

 

Samsunsporlular için “Menteşoğlu Dönemi” olarak adlandırılan süreç 1983 yılında başlamıştı. Çarşambalı iş insanı Hasnbi Menteşoğlu kulübün başkanıydı ve İkinci Lig’de başlayan harika bir gidişat vardı. Tanju Çolak, Fatih Uraz, Rıfat Benli, Emin Kar, Zafer Çabalar gibi isimlerle o zamanki adı Birinci Lig olan Süper Lig’e yükselen takım 1985-86 ve 1986-87 sezonlarını lig 3. sü olarak bitirecekti. Bu dönemde takıma Muzaffer Badalıoğlu, Giorgi Jovanoviski, Savaş Demiral, Orhan Kapucu, Erol Dinler gibi oyuncular da katılacak ve Samsunspor tarihinin en başarılı yıllarını yaşayacaktı. Tanju Çolak’ın art arda gol kralı olduğu hatta Avrupa’da bronz ayakkabı kazandığı yıllarda, bazı oyuncuların ayrılmasına rağmen kırmızı beyazlılar 1987-88 sezonunu lig 4.sü ve kupa finalisti olarak bitirecekti. İşte o rüyanın sonu çabuk gelmişti ve 1988-89 sezonunun ikinci devresinin ilk maçında, Malatya deplasmanı için yola çıkan Samsunspor kafilesi, Havza yakınlarında, o karlı yolda, o melun kazayı yaşadı.

 

Her şey bitmişti. Mecazen değil, hava durumu olarak kapkara olan o gün sanki Samsun’daki her evde bir cenaze vardı, sanki herkesin bir hastası hastanedeydi ve sanki herkes o otobüsün içinde, yaralanmıştı.

 

Oysa o yolculuk başlarken kimse bir futbol takımının yaşayabileceği en büyük, asla telafisi olmayacak olan o acının yaşanacağını tahmin bile edemezdi. Mağlup olmaktan, küme düşmekten daha beterdi bu. Kırmızı ve beyaz olan kulüp renkleri arasına bir de siyah ekletmiştir!

 

Bu feci kazanın sonrasında Samsunspor, hakları mahfuz tutularak ligde bırakılmıştır. Fakat şöyle de bir adaletsizlik olmuştur Samsunspor aleyhine. Öyle ki, Samsunspor diğer 18 takıma karşı hiç oynamadığı 18 maçı 3-0 kaybetmiş, hiç yemediği 54 golü de yemiş olmuştur.

 

Takımın başına gelen o büyük felaketin akabinde Başkan Hasbi Menteşoğlu 23 Nisan 1989 günü Samsunspor başkanlığından ayrıldığını açıklamıştır. Böylece hem Türk futbolu, hem de Samsunspor için bir dönem kapanmıştır. Samsun şehri gördüğü rüyadan, o feci kazanın tesiriyle uyanmak zorunda kalmıştır.

 

Peki, kazanın ardından, iddia edildiği gibi Samsunspor silinip gitmiş midir? Elbette hayır. O yıllarda gencecik bir iş insanı olan İsmail Uyanık’ın kişisel karizması ve çabasıyla Samsunspor uzun yıllar boyunca Süper Lig’de mücadele etmiştir.

 

Kabul etmek gerekir ki, bu elim kazayı unutmayan ve vefat eden futbolcuları, onlar aramızdan ayrıldıklarında henüz bu dünyada olmayan kişilere bile anlatan; onların anılarını canlı tutan kitle Samsunspor taraftarları olmuştur.

 

Yaptıkları koreografiler, düzenledikleri sempozyumlar, etkinlikler, çıkardıkları dergiler, kitaplar ve yazıştıkları siteler aracılığıyla, pankartları ve tezahüratlarıyla Samsunsporlular o acıyı hiç unutmamışlar ve unutturmamışlardır.