Yusuf Demircioğlu

KAÇ PARA BİR MERMİ

Yusuf Demircioğlu

Tarık Buğra… Ergenliğimin, gençliğimin ve kırk yaşını sürdüğüm bu günlerin büyük yazarı. Gençliğim Eyvah, Tarık Buğra’yı zirveye ulaştıran kitap. Biraz karakterimin biraz da Tarık Buğra’yı erken yaşlarda okumuş olmanın getirdiği bir özellik ile hamaseti sevmem.Hamaset:Dinleyenleri etkilemek veya heyecanlandırmak amacıyla yapılan abartılı anlatım.

 

Aynı gemideyiz masallarına inanmam. Hadi diyelim, aynı gemideyiz. Bilirim ki; herkes farklı kamarada yolculuk yapıyor. Gemi batarsa üçüncü sınıfta yolculuk edenler boğulur. Yolculuğunu birinci sınıfta yapanlar için her zaman bir filika bekletilir. Birinci sınıfta yolculuk yapanlar, filikaya biner kurtulur.

 

Benim için eşitliğin sembolü uçaktır. Uçak, daha adil. Düşmezse, herkes varacağı noktaya gider. Düşerse, ayrım yok. Herkes öte dünyaya…

 

Adalet, önemli bir kavram. Dünya, adalet üstüne döner. Türkiye’de milyonlarca insanın emeklilik hakkı adil olmayan bir şekilde ertelendi.

 

İşe giriş tarihine göre; üç yıl, beş yıl, on yıl, on beş yıl insanlar mağdur edildi. Kazanılmış haklar, kişilerin elinden alındı. Hukukun birinci kuralı olan, kanunların geriye yürümezliği yok sayıldı.

 

Emeklilik hakkının ertelenmesi, dönemin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar OKUYAN’ın eseridir. Çoğunun zannettiğinin aksine Ak Parti hükümeti ile alakası yoktur.

 

Emeklilikte yaşa takılanlar sesini duyurmaya çalışıyor. Bu sesin duyulmayacağını, 06 Nisan 2013 tarihinde yazdım. Müneccim değilim. Hesap biliyorum. Bu mağduriyet giderilmez. Ülkenin sırtına vuracağı ekonomik yük fazla. Sakın umutlanmayın, dedim.

 

Mağduriyetin giderilmesinin tek yolu siyasi karardır. Seçim kaybedeceğini düşünen bir hükümet, siyasi karar alarak mağduriyetlerin giderilmesini ya da en aza indirilmesini sağlayabilir.

 

Şimdilik bu kapı da kapalı. Cumhurbaşkanı’nın tavrı net. “Seçim kaybetmek pahasına bile olsa emeklilikte yaşa takılanlar ile ilgili bir düzenleme yapılmayacak.” Olabilir. Ekonomik külfetin büyüklüğü geçerli neden sayılabilir.

 

Devlet Bahçeli’nin açıklamaları çok ilginç. Hamaseti sevenler için gaza getirici bir konuşma olabilir. Hamaseti sevmeyenler için ise değişik ve anlamsız.

 

MHP Genel Başkanı, ortada bir mağduriyetin olduğunu kabul ediyor ve ekliyor.” Fedakârlık olmadan bekamız ve bağımsızlığımız muhafaza ve müdafaa edilemez. Terörle mücadelenin bir bedeli var.    Biraz sabır gerekiyor. Biraz tahammül gerekiyor. Biraz da milli hedefleri anlamak gerekiyor. Günde 500 mermi 500 bin dolar eder. Tek bir fırtına obüsünün sadece atıştaki mermi maliyeti yılda 50 milyon dolara yaklaşıyor. Bir harekâtta 100 obüs topu kullanıldığını düşünürsek yılda sadece 5 milyar dolar obüs maliyeti karşımıza çıkar. Fedakârlık olmadan bekâmız ve bağımsızlığımız muhafaza ve müdafaa edilemez. Terörle mücadelenin bir bedeli var. Bu bedele var olmak için katlanmak zorundayız” diyor.

 

Tabii ki; devletimizin bekası için fedakarlık yapalım. Elimizden ne geliyorsa… İlginç olan fedakarlığın  sadece halktan beklenmesi.

 

Mesela, mecliste bulunan altı yüz milletvekili bu fedakarlığın neresinde yer alıyor? Kaç tanesi “yedi sülaleme devletin bakmasına gerek yok. Ailemin sağlık masraflarını ben karşılarım.” diyor.        

 

Üç beş bin nüfuslu beldelere, ilçelere başkanlık eden kaç kişi altlarındaki lüks araçlardan vazgeçiyor?

 

Bir ucundan bir ucu on beş dakika olan kaç yerleşim biriminin yöneticisi yaşadığı lüksten vazgeçiyor?

 

Devlet büyüklerinin kaç tanesi özel misafirlerine cebinden harcayarak ikramda bulunuyor?

 

Dış kapının dış mandalı bakanlığının, dış kapının dış mandalı müdürünün kaç tanesi “Yeter ki; mermi alınsın. Benim için araç kiralamanıza gerek yok.” diyor.

 

Ne yaptığı kendinden menkul kaç danışman, “ Devletimiz obüs alsın. Harcamalarımı devlete fatura etmem.” diyor.

 

Kaç yandaş işadamı,” vergi cezalarımı sıfırlamayın. Terörle mücadele için harcansın benim vergilerim.” diyor.

 

Kaç yandaş basın, “kamunun hiçbir işine yaramayan sadece bizim para kazanmamızı sağlayan reklamları vermeyin artık, devletimiz tank alsın.” diyor.

 

Cevap hiçbiri… Hiçbiri, devletin bekası için elini taşın altına koymuyor. Hiçbirisi devletin alacağı mermi için tek kuruş fedakarlıkta bulunmuyor.

 

Devlet imkanlarını paylaşırken hep bana… Emeklilikte yaşa takılanlar ne olacak diye sorulduğunda, “mermi alacağız” Rabbena….