Haftanın Kitabı - Doğu Türkistan'dan Haber Var

Haftanın Kitabı - Doğu Türkistan'dan Haber Var

Haftanın kitabında sizlere sitemiz köşe yazarlarından M. Levent Kaya'nın Doğu Türkistan'dan Haber Var adlı kitabını tanıtacağız.

Mehmet Levent Kaya Türkiye'deki sayılı Moğol dili uzmanlarından birisi ama sadeceMoğol dili değil,Türk-Altay dilleri uzmanı aynı zamanda. Üstelik bu uzmanlığını sadece teoride bırakmamış, uzun yıllar Moğolistan başta olmak üzere o coğrafyadaki pek çok ülkede yaşamış, öğrenim görmüş bir yazar. Şu anda daMoğolistan'da bulunuyor.

Doğu Türkistan'dan Haber Var kitabı ise onun 2012-2013 yıllarındaDoğu Türkistan'ınGulca şehrinde dil eğitimi aldığı sırada tutmuş olduğu notlardan oluşuyor. Daha doğrusu bir elektronik posta grubundaki arkadaşlarına yazmış olduğu mektuplardan, haberlerden oluşuyor...

Genel tarihi oluşturan esas unsurlardan birisi bizlerin kişisel tarihidir. Bu nedenle günlükler, mektuplar çok önemlidir. Düşünsenize 100 yıl öncesinden büyük dedenizden kalan birkaç mektuba rastladığınızı... Hâlbuki biz Türklerde bu mektup, günlük geleneği, yazı yazmak çok oturmuş bir şey değildir. Dolayısıyla tarihin bu kısımları ile ilgili çok fazla not bulamıyoruz. Levent Kaya Hoca'nın kişisel yazıları gibi görünse de bu yazılar bir araya getirilip kitaplaştırıldığında çok anlam kazanıyor. Çünkü Doğu Türkistan ve Uygurlar, Türkiye'nin gündeminde her zaman olan bir konu. Ancak konuyla ilgili aslında nutuk attığımızı ve somut şeyler ortaya koyamadığımızı görüyoruz. Oraya gidip de bunları anlatan veya yaşayan insan sayısı az. Çin tarafında ise tam tersi, çok ciddi bir karartma kampanyası var. Oradaki Türklük konusunu bile geçtim, insanlık dışı uygulamaların sürekli reddedilmesi hatta daha vahimi, orada her şeyin çok daha iyi olduğu propagandası var. Türkiye'de de bu propagandaya ayak uyduran gafil bir kesimin olduğu ortada. Dolayısıyla Levent Hoca'nın Gulca'da bizzat yaşayarak tecrübe ettiği, gördüğü şeyleri anlatması önemli. Kaldı ki, Levent Hoca politik olarak uçlarda olmayan birisi ve bir bilim insanı, bir dil uzmanı gözüyle yaşadıklarını anlatıyor.

Kitapta, Doğu Türkistan'da Uygur Türkleri'nin sosyal hayatlarından, tarihi süreçte geldikleri duruma, Çin'deki uygulamaları, baskıları ve Çin Devleti'nin sadece Uygur Türklerine değil ülkedeki her vatandaşa, her kesime uyguladığı baskıları çok net bir şekilde görebiliyorsunuz. Totaliter bir devletin insanları nasıl yaşamaya mahkum ettiklerini rahatlıkla hissedebiliyorsunuz. Bu anlamda iyi ki de kitaplaştırılmış; yayınevine de bir teşekkür etmek gerekiyor.

Pek çok yerin altını çizebilirsiniz. Oradaki hayatın nasıl olduğunu bize anlatmış, askeri bir sistem var, totaliter bir devlet var... İnternet kullanımının sınırlandırılması, sosyal medyanın yasaklanması, öğrencilere askeri talimler yaptırılması, cezaevlerine atılan insanların varlığı gibi durumlar var.

Uygurlarla ilgili de epeyce şeyi öğrenmiş olacaksınız. Uygurların, Çin'de, belki de Çinlileri halen daha küçük gören, onları küçümseyen tek halk olduğunu öğrenmiş olacaksınız. Bu da Çin hükümetini, bir bakıma deli etmeye yetiyor...

Elbette Çinli Müslümanlar yani Dunganlar, Müslüman Türk olan Uygurlar ve bunların hayat tarzları ile ilgili pek çok şey anlatıyor. Doğu Türkistan'ın iklim özelliklerini de iyice hissetmiş oluyorsunuz.

Sonuçta bizzat yerinde yaşanarak Doğu Türkistan'ı anlatan ve bu nedenle de objektif değerlendirmelerin olduğu, öyle uzaktan kuru kuruya nutukların değil de, bizzat gerçeklerin olduğu bir kitap bu.

Orada Çin ile ilgili bazı tespitler var mesela... Günümüze de çok uygun çünkü Çin virüsü de denilen bu Corona virüsün yayılma sebebi malumunuz, Çin'in iğrenç yeme alışkanlıkları ve mutfak kültürsüzlüğü idi. Levent Hoca 2012-13 yıllarında bununla ilgili önemli şeyler anlatıyor ve bugünkü çok popüler olan salgının başlangıcı ile alakalı çok önceden bazı ikazlarda bulunmuş oluyor. Bu anlamda da ilgi çekici bir kitaptı.

Velhasıl Levent Hoca'nın anlattığı şeyler hayli ilgi çekici. 55 bölümden oluşan, çabuk okunabilen, o coğrafyaya ilgisi olanlar için beğenileceğini düşündüğümüz bir kitap...